GİRİŞİMLERİN ARDINDAKİLER
#29

Bugün Ashera’nın kurucu ortağı GÖKÇEM TARHAN ile birlikteyiz. Kendisiyle Ashera’nın kuruluşundan ve deneyimlerinden bahsettiğimiz samimi bir röportaj gerçekleştirdik. Yirmi dokuzuncu sayımızın konuğu Gökçem Tarhan’a davetimizi kabul ettiği için çok teşekkür ederiz.

CEREN ÖZBAKIR: Merhaba, kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz? Gökçem Tarhan kimdir?
GÖKÇEM TARHAN: Merhabalar, öncelikle hoş davetiniz için çok teşekkür ederim. Ben Gökçem, Balıkesir Üniversitesi Uluslararası Ticaret bölümünün son sınıf öğrencisiyim. 22 yaşındayım. Bana her zaman destek olan harika bir ailenin ortanca çocuğuyum. Diplomalı bir hemşire olarak farklı iş deneyimlerine sahip olma şansına erişmiş, dil öğrenmeye, yeni kültürler görmeye aşık bir insanım. Ana dilime ek olarak 2 dili akıcı şekilde konuşabiliyorum. Dil öğrenmekten keyif almanın bana verdiği bir artı olarak üniversitenin 2. senesinde Erasmus’a gittim. 10’dan fazla ülke ve 20’den fazla şehir gezdim. Erasmus yaptığım şehirde katılmış olduğum toplulukla birlikte yerel halk ile sıkı iletişim kurup birçok etkinliğe katıldım. Hayatımın en iyi deneyimlerini yaşadım diyebilirim. Aslında Erasmus benim daha üniversiteye başlamadan önce yapmalıyım dediğim bir şeydi nitekim girdiğim ilk sınavla da bu dileğimi gerçekleştirmiş oldum. Hayatı her zaman keyifli yaşamak gerektiğine inanan birisiyim. Bu gerek iş gerek okul gerek de günlük hayatımda benim için en önemli şey olmuştur.
CÖ: Girişimlerinizin kuruluş macerasından bahseder misiniz?
GT: Hayatımda en keyif aldığım düşüncenin ortaya çıkış aşamasını ve heyecanımı ilk kez kelimelere döküyorum. Aslında girişimcilik fikri üniversiteye başladığım ilk sene ortaya çıktı diyebilirim. Bu konuda babamın desteklerini, fikirlerim için beni cesaretlendirmesini asla unutamam. Tercih ettiğim bölüm doğrultusunda her zaman neler yapabilirim diye düşündüm. 2. Sınıfta Erasmus dönüşüm benim için milat oldu. İnanılmaz kültürler görüp birçok başarı hikayesi dinledim. Türkiye’ye döner dönmez araştırmalara, görüşmelere başladım. Pandeminin araya girmesi, artık son sınıfa geçmem, yapmam gereken staj; acaba hayat beni başka bir yola mı itiyor düşüncelerimin tam ortasında staj yaptığım şirkette değerli ortağım Kerim Ergeç ile tanıştım. Girişim fikirlerimden bahsederken aslında ne kadar ortak noktaları düşündüğümüzü gördüm ve bir an önce başlamalıyız düşüncesi ile bu uzun ama çok keyifli yola çıkmış olduk. Hemen fikirlerimiz için detaylı araştırmalara başladık hayatımda en az uyuduğum dönem bu dönem olmuştur sanırım. İkimiz de hem çalışıyor hem araştırmalara devam ediyorduk. Gireceğimiz pazar, ürün seçimi, piyasa analizleri ile günlerimizi geçirdikten sonra artık tamamdır dedik ve girişimimizi somut bir şekilde ortaya koymuş olduk.
CÖ: Bu yolculukta bırakmak istediğiniz anlar oldu mu? Olduysa nasıl üstesinden geldiniz?
GT: Bu soruya evet oldu gibi net bir cevap vermem mümkün değil. Hayatta her zaman siyah ve beyaz anlar olabileceğinin bilincinde bir birey olarak ilerledim. Bu nedenle senelerdir hayalini kurduğum bir fikirde yaşadığım zorluklar pek tabii beni hemen yıldırmadı. Çok yeni bir girişimciyim. Yaşadığım zorluk boyutları da buna paralel diyebilirim. Hayallerimize tutunurken her şeyin en büyük en dolu taraflarını gördüğümüz için ilk başladığımda aslında ne kadar küçük bir başlangıç olduğunu fark ettim. Girdiğimiz sektör inanılmaz bir rekabette ilerliyor ve ister istemez başlarda kıyas durumuna giriyorsunuz zaten halihazırda öğrenci olmam, okulum, işim, hayallerim derken bir acaba noktasına da geldim tabii, fakat şöyle bir arkama yaslanıp baktığımda aslında ne kadar güzel sağlam temellerle başladığımızı fark ettim ve bu başlangıcın hayallerimin de ötesine gideceğini anladım.
CÖ: Yaşadığınız en kötü ve en iyi deneyim nedir? Bizimle paylaşabilir misiniz?
GT: Bu soruyu biraz düşününce birden fazla cevap geldi aklıma. Bunlardan kısa kısa bahsetmek isterim. Öncelikle ben şu an olduğum sektörden çok farklı bir sektörle başladım iş hayatıma. Sağlık Meslek Lisesi mezunu, diplomalı bir hemşireyim. Lisede okurken 2 sene boyunca staj yapma imkânım oldu. Hemşirelik gerçekten aşkla yaptığım bir meslekti. Ben özel sağlık meslek lisesinde okudum. Okurken de çalışırken de en iyi olmalıyım en iyi şekilde çalışmalıyım mantığıyla hareket eden bir çocuktum. Aynı hastanede devlet okulunda okuyan arkadaşlarım da vardı. Bizler emeklerimizin karşılığını bu kadar çalışıp alamazken onların sadece okul adıyla emeklerinin karşılığını almaları aklımda birçok soru işareti oluşturmuştu. Araştırmalar yapıp gerekli kurumlarla iletişime geçtiğimde aslında hakkımı almamız gerektiğini öğrenmiştim. Bununla birlikte gerekli bildirmeleri yapmıştım. Ben ve birkaç arkadaşım sırf emeklerimizin karşılığını istedik diye okulumuzda inanılmaz yaptırımlarla karşılaştık. Bir eğitim kurumunda bu kadar küçük yaşta başladığım iş hayatımda herkesin karşılığını almasını gerektiğini savunduğum için karşılaştığım şeyler beni daha o yaşlarda hayatın gerçekleri ile yüzleştirdi. Okulda başarılı bir öğrenciydim. Staj yaptığım kurum da bana inanılmaz şeyler katan büyük bir hastaneydi. Birimdeki sorumlularımdan teşekkür yazıları alıp onlarla staja devam etmem için hocalarıma isteklerde bulunan kişiler vardı. Bu yaşadığım durum beni çok severek yaptığım hemşirelikten uzaklaştırdı. Üniversite tercihimi yaparken kesinlikle sağlık alanından devam etmek istemiyorum diye düşündüm. Bununla paralel yaşadığım en iyi olaya verecek cevabım da iyi ki şu an çalışmakta olduğum sektöre geçmem diyebilirim. Aslında yaşadığımız her kötü deneyim, peşinden yaşayacağımız en iyi deneyimi doğuruyor.
CÖ: İleriye yönelik koyduğunuz hedefler var mı? Varsa neye göre belirlediniz?
GT: Bu soruya nasıl yok diyebilirim ki. Her girişimci attığı en ufak adım için bir sonraki adımı düşünmeli. Benim girişimcilik maceram da hedeflerimle doğru orantıda ilerledi. Şimdi içten bir şekilde cevaplayacak olursam çok başarılı olmak, harika işler yapmak, alanında bilinen bir insan olmak diyeceğim ama bunları zaten kim istemez değil mi? Ben bu isteklerimi aslında kısa sürelere bölerek gerçekleştirmeye çalışıyorum diyebilirim. Yani evet önümde çok büyük net bir hedefim var ama bunu ertesi gün uyandığımda elde edemeyeceğimi de biliyorum. Bu nedenle hedeflerimi biraz daha zamanlanabilir hedefler olarak belirledim ve büyük hedefim için bugün yapmam gerekenlere hep çok dikkat ettim. Çünkü bu şekilde ilerlediğimde aslında gün gün belirlenen şeye ne kadar yaklaştığımı görebiliyor ve hedeflerime rahat bir şekilde hazırlanabiliyorum. Girişimci olmanın en güzel yanı da bu; her gün yeni bir hedefe uyanıyor ve büyük hedefiniz için çalışıyorsunuz.
CÖ: İşinizi tekrar kurma fırsatı ile karşılaşsaydınız, neleri farklı yapardınız? Geçmişten hangi dersleri çıkardınız?
GT: Kesinlikle bir bilene danışmazdım. Bu gibi girişimcilik fikirlerinde yıldırmaya çalışan, devamlı işin zorluklarından bahseden, başlamamanız için size akıl veren insanlar oluyor. Çünkü senelerce araştırıp hazırlanmamıza, “Kendimize bu kadar güvenmemize rağmen kuruluş sürecinde bir şey yapıyoruz ama acaba haklı çıkarlar mı?” düşünceleri aklımızı tırmalamadı desem içten konuşmamış olurum. Aslında bizi en iyi biz biliyoruz karşılaştığımız zorluklarla da başa çıkabilecek gücü yalnızca kendimizde bulabiliriz. Acabalar, ya olmazsalar, bu iş aslında çok zormuşlar bunlar her zaman herkesin söyleyeceği şeyler. En başta da söylediğim gibi kesinlikle bir bilene danışmadan, etkilenmeden bu yola çıkardım.
CÖ: Hayatınızın dönüm noktası dediğiniz bir an var mı?
GT: Üniversite tercihlerini yaptığım zaman. Puanım istediğim gibi değildi ve tam olarak ne yapacağımı bilmiyordum. Benim yaşlarımda olan bütün gençlerin yaşadığı gelecek kaygısını o zaman müthiş bir şekilde hissediyordum. Tercihlerin son günlerinde annem ve babamla aramızda çok özel bir konuşma geçti. Bana ne yapmak istiyorsun sorusunu çok net bir şekilde sordular. Zaten belli başlı tercihlerim vardı ama hepsi üzerinden tek tek konuşup neler yapabileceğimi, potansiyelimi en iyi nasıl yansıtabileceğimi, hep sen istersen yaparsın cümleleriyle destekleyerek anlattılar. Babam, kendisi de bir ticaret insanı olduğu için özellikle bu alanda ne kadar başarılı olabileceğimi biliyor ve bunu hep söylüyordu. O gün gerçekten bunu yaparsam asla pişman olmam ve ben bunu yapmak istiyorum dedim. Bu konuşma benim hayatımı nasıl yaşamak istediğimi gerçekten ne yapmak istediğimi bana gösterdi ve şimdi de buradayım.
CÖ: Sektör içerisinde bugüne kadar sizi en çok zorlayan şeyler neler oldu?
GT: Ben bir kadın girişimciyim. Eminim çok değerli kadın girişimcilerimiz de benzer sorunlarla karşılaşmıştır. Daha önce kısa süreli de olsa farklı çalışma ortamlarında bulunmuş biri olarak ‘cam tavan sendromu’ ülkemizde her alanda çok yaygın diyebilirim. Özellikle kadın kısmı yapmamalı ya da ben bu işi yapıyorum dediğimde insanların bakışları aslında birçok şeyi anlatıyor. Tabuları yıkmak maalesef çok zor. Çok net somut şeyler görmedikçe insanlar eleştirmeye sen yaptıysan herkes yapar tarzı konuşmalar yapmaya başlıyor. Aslında kadınların istediklerinde ne kadar başarılı olabileceklerini göstermek ve yükselmenin ardında bir kadın var demek benim için çok önemli. Bu noktada beni zorlayan şey işim ile ilgili görüştüğüm insanların gerek yaş gerek kadın olmamdan dolayı beni ciddiye almadıklarını hissettiğim zamanlardı diyebilirim. Erkek egemen bir sektör içerisinde başarı basamaklarını tırmanmak ve cam tavan engeline takılmamak için çok çalışmak gerektiğini biliyorum. Benim girişimime başlamak istememenin net sebeplerinden birisi de bu olmuştur.
CÖ: Sizi hayatta/yaptığınız işte bir adım öteye taşıyan şeylerin neler olduğunu düşünüyorsunuz?
GT: Kesinlikle çok araştırmak ve farklı kültürler içerisinde bulunmak. Ticaret ile uğraşan bir girişimci olarak farklı ülkelerde bizim insanlarımız neler yapıyor, nasıl yapıyor bunları görmek benim ufkumu çok genişletti. Bu anlamda her zaman Erasmus yapmak beni işime bir adım daha yaklaştırdı diyebilirim. Buna ek olarak senelerdir ticaret ile uğraşan bir ailenin içinde büyüdüm. Farklı alanlar fakat büyük resme baktığımızda benzer noktaların az da olmadığını gördüm. Babamın ve annemin ticaret ile uğraşması ve bu konuda beni desteklendirmeleri benim için büyük bir artı oldu. Tabii bir de değerli ortağımı girdiğimiz kanallar üzerinde inanılmaz bilgilerinin olması bana ve girişimimize yaptığı katkıları da es geçmemek gerekir.
CÖ: Siz yetişirken etrafınızda kendinize rol modeli olarak aldığınız bir girişimci var mıydı?
GT: Babam, büyükbabam ve amcam. Ben çocukluğumdan beri aslında birden çok girişim hikayesinin içinde büyüdüm. Babam, büyükbabam ve amcam birçok sektörde faaliyet gösterdiler, kendilerini geliştirdiler ve daima ileriye doğru adım attılar. Onların gerçekleştirdiği bu uzun girişimcilik yolculuğunda ben de her zaman bu başarılara şahit olan birisi olarak büyüdüm. Onların her zaman işin mutfağından gelip projelerini zirveye taşımaları sürecinde onlardan öğrendiğim çok şey oldu. Onlar bana bir konuda ne kadar istekli olursam başarının da aynı oranda beni takip edeceğini öğrettiler. Çalışkanlıklarının onlara sağladığı fırsatları ve başarıları canlı canlı gören birisi olarak kendimi her zaman bu yönde geliştirme çabasında bulundum. Bu üç adam başarıya her ulaştığında ben de işin arka planında onlarca şey öğreniyordum aslında. Onlar zaman zaman beni karşılarına alıp tecrübelerini bana aktararak zaman zaman da hiç farkında olmadan işlerinin normal akışında birçok şey öğrettiler bana ve öğretmeye devam ediyorlar da. Onların işlerinin mutfağından gelip bu denli başarıya ulaşmaları, bana hangi sektöre girersem gireyim bir umut ışığı olmaya ve eğer istersem neleri başarabileceğimin en güzel örneği olmaya devam edecek.
CÖ: Bize hayat mottonuz ve sizi motive eden bir söz/cümle söyler misiniz?
GT: Hayat mottom olarak tanımlayacağım bir cümle yok sanırım ama “ben istersem yaparım” düşüncesi ile hareket etmek beni her zaman motive etmiştir. Başladığım tüm işlerde, girişimimde bu cümleyle hareket ediyorum. Beni motive eden ve başarılı olmamı sağlayan sihirli cümle bu sanırım.
CÖ: Genç girişimcilere tavsiyeleriniz nelerdir?
GT: Ben de onlardan biri olduğum için yazacağım çok şey var. Bir tane daha bizden ve bir tane daha yaşayacağımız hayat yok. İnandığımız her şey bizim bu hayata bırakacağımız imzamız olacaktır. Kimseyi dinlemeden gerçekten inandığınız her şeyin peşinden gidin. Ben bu yola herkesi dinleyerek ama kendi istediğim ve inandığım şeyi yaparak çıktım. Başarı her zaman başarıyı çekmeyecek ama yaşadığımız her şey bir deneyim olarak kalacaktır.
|RÖPORTAJ : CEREN ÖZBAKIR