Girişimler ve Ardındakiler #30
--
Bugün infergo’nun kurucu ortağı Abdurrahman Çam ile birlikteyiz. Kendisiyle infergo’nun kuruluşundan ve deneyimlerinden bahsettiğimiz samimi bir röportaj gerçekleştirdik. Otuzuncu sayımızın konuğu Abdurrahman Çam’a davetimizi kabul ettiği için çok teşekkür ederiz.
Sudenaz Fitki: Merhabalar Abdurrahman Bey. Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz, neler yapıyorsunuz?
Addurrahman Çam: Selamlar, rica ederim. Davetiniz için ben teşekkür ederim. 1992 yılında Kayseri’de doğdum. Lisans ve yüksek lisans eğitimimi Sosyoloji alanında tamamladım. Şimdi yine Sosyoloji alanında doktoraya devam ediyorum. Yani akademik olarak da kariyerime devam ediyorum. 2012 yılında Nokia Store için uygulamalar geliştirmiş ve bir öğrenci için güzel paralar kazanmıştım. Sonrasında çeşitli girişimlerde bulundum, projeler yürüttüm. Sosyolojinin de katkısı ile e-ticaret, dijital pazarlama ve ar-ge alanlarında çalıştım. Girişimcilik serüvenim nihayetinde çeşitli projeler yürütsem de hepsi sonuçsuz kaldı. Şimdi Startup şirketlere yatırım yapan Kültepe Yatırım’da çalışmalarıma devam ediyorum. Venture capital, girişim sermayesi yatırım fonları, yatırım süreçleri gibi bu sektörün birçok noktasında çalışmalarıma devam ediyorum. Hobi olarak da fotoğrafçılık, bisiklet, drone, model helikopter ile ilgileniyorum.
SF: Birçok farklı alanlarda çeşitli pozisyonlarda yer almak size neler kattı? Bu konuda bizlere neler söyleyebilirsiniz?
AÇ: Kısaca bu pozisyonlardan bahsetmek isterim. Tabi en başta kendi projelerinizi yürüttüğünüz girişimcilik var. Bunun yanında saha araştırmalarında saha koordinatörlüğü, araştırma projelerinde proje yürütücülüğü yaptım. Piyasada, e-ticaret, marka yönetimi ve dijital pazarlama tarafında bir süre çalıştım. Ar-ge çalışmaları kapsamında bir süre çalıştım. Şimdi de venture capital alanında çalışıyorum. Tüm bu farklı sektörler aslında birbiri ile bağlantı kurulabilecek alanlardır. Hayatın kendisi de büyük oranda iç içe geçmiş ağlarla örülüdür. Önemli olan sizin bu ağları nasıl kurduğunuz ve nereden bu bağlantıları attığınızdır. Nihayetinde farklı alanlarda çalışmak yerine göre avantaj yerine göre de dezavantaj sunabilir. Ne demişler her şeyin birazını, bir şeyin de her şeyini bileceksin. Yani bir uzmanlığın yanına mutlaka interdisipliner ve multidisipliner çalışma ve bütüncül bakacak kadar bilmek önemlidir. Bu kapsamda farklı pozisyonlarda çalışmak bana çalışma hayatımda bütüncül bakmayı sağlamıştır.
SF: Birden fazla yerde mentorluk desteği sağlıyorsunuz. Mentorluk alanındaki en iyi ve en kötü deneyimleriniz nelerdi? Bizimle paylaşabilir misiniz?
AÇ: Mentorluk en genel olarak deneyim paylaşımıdır. Bu bakımdan danışmanlıktan farklıdır. Bu alanda yaşadığım olumsuz durum da bu bağlamda ortaya çıkmıştır. Mentorluk kapsamındaki görüşmelerde birkaç kez yol göstermem, yol haritası çizmem beklenmiştir. Oysaki mentorun böyle bir görevi yoktur. Mentor deneyim paylaşır, mentiinin kendisini keşfetmesini sağlar. Mentiinin yaşadığı soruna aktardığı deneyimlerle kendi çözümünü bulmasını sağlar. Dolayısıyla beklenti nedeniyle olumsuz deneyimler olmuştur. Bunun yanında çoğu görüşmem de olumlu olmuştur. Girişimci ve girişimci adayları paylaştığım deneyimler üzerinden kendilerine yol haritaları çizmiştir.
SF: Öğrenciyken çalıştınız mı? Ya da o dönemlerde hiç girişim denemeleriniz oldu mu?
AÇ: Evet gelir getiren farklı işlerde çalıştım. İlki Nokia Store için geliştirdiğim uygulamalardır. Buradan bir öğrenci için iyi sayılabilecek gelir elde ettim. Bununla birlikte saha araştırmaları yürüttüm, projelendirerek gelir elde ettim. Kendi girişimim olan inforgo araştırmayı kurdum. Bununla beraber 2 girişimde daha yer aldım. Düğün fotoğrafçılığı yaparak gelir elde ettim. Alanımla ilgili eğitimler verdim. Udemy için eğitim içerikleri hazırladım. Yüksek lisans yaparken de benzer şekilde çalışmalarıma devam ettim.
SF: Startuplar hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce geldikleri nokta nasıl bir durumda?
AÇ: Startuplar günümüzün büyülü dünyasının bir parçasıdır. Esneklikleri, hızları ve iyi ekipleriyle birlikte oldukça hızlı ivmelenmektedirler. Problemlere karşı çözümleri de çoğu zaman yenilikçi ve teknolojik olmak durumundadır. Bu kapsamda startuplar çağımızın ruhunu da düşündüğümüzde akışkanlığı da ifade eden yapılardır. Buna bağlı olarak bu akışkanlık hızlı, esnek ve bütün olmayı ifade eder. Onlarca yıllık ve birçok varlığı olan şirketten kat kat daha değerli olmaktalar. Bu haliyle ülkemizde bu alan hızlı bir şekilde gelişmeye devam ediyor. Ama yatırım tarafında da startup tarafında da daha çok ilerlememiz gerekli diye düşünüyorum. Ama 2022 itibariyle son yılları da düşündüğümüzde ülke olarak ivmelenmeye başlamamız oldukça güzel. Bundan sonrası için de bu alanın oldukça hızlı gelişeceğini düşünüyorum.
SF: Girişiminizi kurarken çevreden gelen eleştiriler yapıcı mı yıkıcı mı oldu? Sizce bu eleştirilerin ne kadarına kulak vermek gerekiyor?
AÇ: Her türlü sesi duymak her zaman mümkündür. Anadolu coğrafyası temelde zaten pasif bir toplumsal tabakayı oluşturmaktadır bu durum Osmanlı’dan beri bu şekilde gelmektedir. Bu ve birçok sosyolojik nedenle memur olma durumu bu coğrafyada istenen bir şeydir. Aslında bu belirsizlikleri de nispeten ortadan kaldırmaya yönelik modern bir davranıştır. Ancak girişim kurmak belirsizliğe gitmek olarak algılanır ve birçok problemle baş etmek anlamına gelir. Ben girişimlerimi kurarken her türlü yorumu ve eleştiriyi aldım. Benim işime yarayacak olan kısımları alet çantama koydum ve önlem gerekiyorsa önlemlerimi aldım. Ancak temelsiz, ezber cümlelerle eleştiride bulunanları dikkate almamak gerekir.
SF: Sizce bir girişim kurulduğunda nasıl daha hızlı büyüme sağlanabilir?
AÇ: Hızlı büyümenin unsurları temelde bellidir. Ancak girişimden girişime göre değişebilir. Sürekli ar-ge yapacak bir girişim ise bir an önce satışa başlayacak çalışmalara yönelmesi önemlidir yoksa sürekli para yakmaya devam edecektir. Diğer taraftan tüm girişimler için satış hayati öneme sahiptir. Burada satışı hızlandıracak ne gerekiyorsa onu yaparak süreç hızlandırılabilir. Ekibi geliştirmek, ürünü geliştirmek, pazara hızlı girebilmek, müşteri dönüşlerini yönetebilmek ve ürüne uygulayabilmek, rekabet avantajları elde edebilmek, önemli networkler kurmak gibi birçok unsur girişim şirketinin büyümesini etkilemektedir. Bu kadar çok parametreyi bir startup enstrümanı çalar gibi yönetebilirse hızlı büyümeyi de sağlayabilir. Bu nedenle startup kuranlar ve başarıyla devam edenleri iş hayatındaki sanatçılar olarak da ifade edebilirim.
SF: Günde kaç saat çalışıyorsunuz? Yıllar içerisinde çalışma saatlerinizde artış-azalış oldu mu?
AÇ: Pandeminin de etkisiyle birlikte genellikle bilgisayar başında çalışıyorum. Bu nedenle bazen günde 10 toplantım olduğu zamanlar da oluyor. Fakat sabit bir çalışma saatim yoktur. Zaten sabit süre çalışmanın da artık pek verimli olmadığı anlaşılmıştır. Bazen yorulana kadar bazen de oldukça kısa çalışabiliyorum. İnsanın çalışırken biyolojik yapısına da dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama benim için çalışmak zihnin problem çözmeye, üretmeye, öğrenmeye, aksiyon almaya ayırdığı zamandır. Sevdiğin işi yapıyorsan da zaten o iş bir keyfe dönüşmektedir. Bu durumda da zaten saatin kaç olduğunu çoğu zaman fark etmek mümkün olmuyor. Yıllar içinde de çalışma saatlerimin arttığını da söyleyebilirim. Çünkü bir şeyi öğrendiğinizde daha fazlasını öğrenmek için gereksinim duyarak çalışmaya devam ediyorsunuz. Bu da doğal olarak çalışma saatini arttırıyor.
SF: Girişimci adaylarına bir tavsiye verecek olsaydınız neler söylerdiniz?
AÇ: Ne zaman başlayacağını, kiminle devam edeceğini, ne zaman bırakacağını bilmek belki de en genel ifadeler olacaktır. Girişimcilik sisli bir yolda yürümeye benzer bu nedenle buna hazır olmak önemli. Bir girişimci adayı eğer ciddi maddi kayıplar yaşamayacaksa o iş bitse de batsa da aslında çok şey kazanmıştır. Çünkü girişimci hem interdisipliner hem multidisipliner iş yapar. Birlikte çalışır, bir arada çalışır ve tüm süreci ekibiyle yürütür. Dolayısıyla önemli tecrübeler kazanmayı da sağlar. Nihayetinde genel bir ifadeyle ilk girişimden sonra başarıya ulaşma oranı da artmaktadır.
SF: Sizi motive eden söz/cümle var mı?
AÇ: Aslında bir sözün motive kaynağım olduğunu söyleyemem ama yeri geldiğinde kullandığım bir söz vardır. Akşemsettin’in Fatih Sultan Mehmet’e söylediği bir sözdür bu. “Sen şartlara teslim olmazsan şartlar değişir sana teslim olur…” Şeklindedir. Nihayetinde bu söz şartlara bağlı zorluklarda söylediğim bir sözdür. Aslında girişimciler için de söylenecek bir söz olabilir.
SF: Son olarak bir hayat mottonuz var mı? Varsa söyler misiniz?
AÇ: Modern insanın sürekli ileri gitmek anlayışına biraz aykırı olsa da “Dün doğdum, bugün varım, yarın yokum” ifadesini bir motto olarak söyleyebilirim. Nihayetinde bu bana zaman kavramını ve zamanın değerini, gereksiz hırslardan arınmayı bunun yerine azmi koymayı hatırlatır. Ayrıca bana nereden gelip nereye gittiğimi de hatırlatır. Zaman içinde hep yarına odaklanmaz geçmişe de yer verir bu söz. Geçmişten ders alarak bugünü daha değerli geçirdiğimizde yarınlar inşa edilmiş olur. İnsan bir yolcudur ve bu yolculukta zamanı nasıl değerlendirdiğimiz önemlidir…