Girişimlerin Ardındakiler #33
--
Bugün Unicourse’un kurucu ortağı DORUKHAN ÖZCAN ile birlikteyiz. Kendisiyle Unicourse’un kuruluşundan, yaşadığı zorluklardan ve deneyimlerinden bahsettiğimiz samimi bir röportaj gerçekleştirdik. Otuz üçüncü sayımızın konuğu Dorukhan Özcan’a davetimizi kabul ettiği için çok teşekkür ederiz.
CEREN ÖZBAKIR: Merhaba, kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz? Dorukhan Özcan kimdir?
DORUKHAN ÖZCAN: Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği, Ekonomi çift ana dalın son dönemini okuyan bir öğrenciyim. Bunun ötesinde Unicourse şirketinin kurucu ortağı ve aynı zamanda ceo’sudur. 2016 senesinde Galatasaray Lisesi’nden mezun oldum. Geçtiğimiz 5 senedir eğitim sektörünün içerisindeyim. Doping Hafıza şirketinin danışmanlığını yaptım. Proje liderliği ceo danışmanlığı ürün danışmanlığı bölümlerinde çalıştım. Hep bunu okulla birlikte yürüttüm ve aslında Doping Hafıza’nın ilerleyen serüveninde 2016’dan başlayan ve bugün 300 kişilik bir şirkete kadar uzanan serüveninde hep en önlerde en eski takımla yer aldım sonra da Koç Üniversitesi’nden iki arkadaşımla Unicourse’u kurdum. Dorukhan Özcan şu anda 7/24 Unicourse büyütmek için uğraşıyor diyebilirim.
CÖ: Unicourse’un kuruluş macerasından bahseder misiniz?
DÖ: Aslında çok ilginç bir hikayesi var. Unicourse’u ben daha önce kurmayı denedim. 2018 senesinde Unicourse’u iki arkadaşımla daha kurmayı denedim fakat o zaman daha pandemi yok, çevrimiçi eğitim bu kadar revaçta değil, özellikle üniversitelerde hiç yoktu. Bunu kafama koydum çünkü Doping Hafızanın matematik sisteminin, reflekslerle matematiğin tasarımcısı bendim. Oradaki o başarıyı gördükten sonra bunu kesinlikle üniversite öğrencileri için yapmam gerektiğini düşünüyordum ama yapamadım. Nedeni ise doğru zaman, doğru ekiplerle o dönemde olmadığımızdı. Teknik alt yapıyı, yazılımsal alt yapıyı ve benim taleplerimi karşılayabileceğini düşündüğüm yetenekli yazılımcı ortağımız yoktu. Bunu dışarıdan almak istediğin zaman da ciddi anlamda masraflar gerektiriyordu. O zamanlar Amerika’dan bazı şirketler ile görüşmüştüm. Benim taleplerimi karşılamaları için ama çok yüksek sayılar ile karşılaşınca ve o dönemde bir yandan da okulda devam ediyor olmam etkiledi ve o dönem için şu an değil ekonomik olarak daha güçlü olduğum zamanda yapmak isterim diyerek rafa kaldırdım. 2020 senesinde şu andaki ortağım Hasan ve Ahmet ile, Ahmet CTO’muz Hasan da ürün sorumlumuz, benimle iletişime geçtiler. Benim daha önce bu işi yapmaya çalıştığımı biliyorlardı. Hasan, Ahmet’in de böyle bir fikri olduğunu öğrendiğinde bizi birleştirdi. Biz çevrimiçi toplantı yaparak tanıştık. Yüz yüze bile tanışmamıştık. Daha önce yaptıklarımı, neler başardığımı, neler yapabileceğimi ve teknik beklentilerimi anlattım. Ahmet de yetenekli biri ve ben bunu yaparım dedi. İlk başta inanması güç olsa da istediğim gibi olmuştu. 2020 senesinin Ağustos ayında aktif olarak şirketi kurduk. O zamandan beri de Unicourse var.
CÖ: Girişimlerinizi kurarken amaçlarınız nelerdi? Neleri değiştirmek istediniz?
DÖ: Üniversitedeki öğrencilerin ciddi anlamda bir destek alma sıkıntısı var. Özellikle dershaneciliğin, internetten eğitimlerin, üniversite sınavına hazırlık aşamasında bu kadar yoğun olduğu bir ülkede üniversite seviyesinde öğrencilerin hem kendi dillerinde hem de detaylı destek alabilecekleri platform olmadığını gördüm ve ben bunun çok eskiden beri ihtiyacını hisseden biriydim. Kendimde derslerimde hep yardımcı kaynak arayan biriydim. Üniversitede öğrencilerin çoğu dersleri tam takip etmiyorlar, derse gitmiyorlar, sınavdan önce not arıyorlar. Yani burada tüm ihtiyaçları tek yerden sunmak istedim. Öğrencinin kendi yapması gereken, takip etmesi gereken bir sürü kanalı bir araya getirmek istedim. Bu işi kurarken amacımız buydu.
CÖ: Gelecekle ilgili ne gibi planlarınız var? İşinizi büyütmek konusunda ne düşünüyorsunuz
DÖ: Unicourse şu an Koç Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi ve bunun gibi okullarda operasyonlarımızı sürdürüyoruz. Şu ana kadarki öğrencilerimizin %75’i Koç Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesinden oluşmaktadır. Bu dönem 15 Mart itibari ile Türkiye’de 10 pilot okulda eğitimleri genişletiyoruz. Toplam 150’ye yakın yeni ders ile tanıştıracağız. Bu okullar arasında Bilgi Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi, Mef Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, İstanbul Aydın Üniversitesi gibi okullar var. Bu genişleme politikamızdan sonra hedefimiz yurtdışı. Biz şu anda Almanya ve Avusturya tarafıyla çalışıyoruz. Yaptığımız işin en kıymet göreceğini düşündüğümüz, gerçekten bir pazar olduğunu fark ettiğimiz yerleri, bununla ilgili market araştırmamızı düzgün yaptığımız ve oradaki insanlarla 5–6 aydır sürdürdüğümüz diyaloglar sonucu Almanya için yazın hazırlanmaya başlayacağız. Unicourse’un bir sonraki hedefi Almanya ve Avusturya olacaktır.
CÖ: Bu yolculukta bırakmak istediğiniz anlar oldu mu? Olduysa nasıl üstesinden geldiniz?
DÖ: Her zaman ve hala da oluyor. Hiç bir zaman geçmiyor. Sizden belki daha az başarılı olduğunuzu düşündüğünüz insanlar çok güzel paralar kazanmaya başlıyor, çok iyi şirketlerde çok iyi yerlere geliyor. Siz bunu yapmayıp cebinizden para veriyorsunuz, onlardan daha fazla çalışıyorsunuz ve günün sonunda maddi değer olarak elde 0 olma ihtimali de var. Şirketin finansal durumu arttığı dönemde ya da satışların istediğiniz gibi gitmediği zamanlarda bu baskı daha da artıyor çünkü hep bir şeyler kaçıyor master mı yapsaydım vs. tarzında düşüncelere kapılıyorsunuz. Bütün alternatifleriniz kaçmaya başlıyor. Çok çalışıyorsunuz ve bir de birazcık başarısızlık göz önüne geldiğinde düşünüyorsunuz ve hepimiz için ciddi anlamda gerginlik oluyor.
CÖ: Yaşadığınız en kötü ve en iyi deneyim nedir? Bizimle paylaşabilir misiniz?
DÖ: Biz ortaklar olarak anlaşamadığımız dönemler oldu bunun sebebi ise biz çok yetenekli bir ekiple çalışıyoruz. Unicourse 45 kişilik bir ekip bunların %95’i Koç, Sabancı ve Boğaziçi gibi Üniversiteleri iyi bir şekilde bitirmiş, çok yetenekli insanlar. İçerde kendi ekibimiz arasında zorluk yaşadığımız, anlaşamadığımız dönemler oldu ki bu da herkesin hayatından kattığı belki de zorluklara göğüs gerdiği bu zamanlarda bir de anlaşmazlık olunca zor oluyor. Teknik ve vizyon anlamında çok tartışmalar geçirdik ama günün sonunda ortak yolu bulmayı başardık. En iyi deneyim ise öğrencilerden gelen talebi karşılayamadığımız ve yoğun istek aldığımız dönem diyebilirim. Her yerden öğrenciler bizlere ulaşıp dersler gelecek mi hakkında sorular soruluyor büyük ilgi toplamıştık. Okulda kütüphanede çoğunluğum Unicourse kullanmasını görmek bizi çok mutlu ediyor. Öğrencilerden aldığımız geri dönüşler bizlere heyecan ve motivasyon veriyor.
CÖ: Tecrübelerinize dayanarak girişimcilikte başarı için en kritik unsurlar olarak neleri görürsünüz? Bu bağlamda en değerli varlığınız nedir?
DÖ: Benim düşündüğüm şey işe girişirken kesinlikle sırf iş olsun diye çok fazla bonkor davranılmamalıdır. Çok kişilik ekiple değil de az sayıda insanla başlatılmalı diye düşünüyorum. Daha sonra şirketin ihtiyaçları arttıkça insanları dahil etmemiz gerekiyor. Bir diğeri ise önümüzdeki bir yılın parasını çıkartmanız gerektiğini düşünüyorum. Bunlar hayatını devam ettirebilecek, mutlu olacağın şeyleri karşılayabilecek durumlar için örneğin spora gitmek, tatile çıkmak vb. Bahsettiğim alternatifleri kaçırıyorum korkusu maddi zorluk çekildiği durumlarda daha zor oluyor.
CÖ: Rakipleriniz var mı? Diğerlerine göre avantajlarınız veya dezavantajlarınız nelerdir?
DÖ: Unicourse’un bir rakibi yok. Biz öğrencilere okullarına özel bir eğitim sunuyoruz. Bizim yaptığımız iş her şeyi birleştirerek imkan sunmak. Daha önce çok denenmiş, bunları duyuyoruz ama aynı fikirle başarısız olan onlarca girişim var. Burada doğru ekip, dogru zaman ve doğru insanlari bir araya getirmemiz sebebiyle henüz bir rakibimiz yok ama illaki yakın zamanda olacaktir.
CÖ: Günde kaç saat çalışıyorsunuz? Bu çalışma süresi yıllar içinde değişti mi? İşini hayatınızda ne kadar önemli bir yer kaplıyor? İş hayatı özel hayat dengesi konusunda ne düşünüyorsunuz?
DÖ: Benim için çok zor bir soru, ben işe her şeyini koyan bir insanım. Ben iş ile hayatı birleştiriyorum. İstediğim insanları işe inandırıp bu işin içerisine dahil etmek, yakınlarımızdan güvendiğim insanları, profesyonel olarak çok beğendiğim insanları da dahil ettim. Günde ortalama en az 12 saat çalışıyorumdur. Günden güne değişebiliyor. Sezonda daha çok çalışıyoruz. İstediğini başarabilmek için özel hayatından vermek gerektiğini düşünüyorum. Gün içerisinde spora gidiyorum, kitap okuyorum, arkadaşlarıma vakit ayırıyorum ama genel olarak hayatından gitmemesi imkansız gibi bence.
CÖ: Bize hayat mottonuz ve sizi motive eden bir söz/cümle söyler misiniz?
DÖ: Ben 19 yaşımdan beri eğitim hakkında bir şeyler yapmaya çalışıyorum ve tüm öğrencilerin erişebileceği aynı kalitede içeriği Türkiye’deki tüm üniversite öğrencilerine sunmak istiyoruz. Planlarımız arasında var. Sonra da lise ve ilkokul seviyesinde ki her öğrenciye ücretsiz eğitim vermek istiyorum. Benim mottom “Eğitimde firsat eşitliği.”
CÖ: Genç girişimcilere tavsiyeleriniz nelerdir?
DÖ: Aynı anda 4–5 tane farklı alanı kapatmaya çalışmayın. Hem bir iş kurayım hem notlarım yüksek olsun bir yandan staj yapayım dememelisiniz. Çünkü alternatifler birbirini öldürür. Bir tane şeyi seçip girdiği yolda bazı şeylerin de geriye gideceğini göz önünde bulundurmanız lazım. Seçeceğiniz ortaklar, ekip arkadaşlarınız konusunda dikkatli olmanız, ihtiyacınız doğrultusunda ekibinize alım yapmanız gerekiyor. Kurucu ekip sayısını sınırlı tutmanızı ve maddi olarak her seyin planlı olarak ilerletmenizi öneririm.
RÖPORTAJ: CEREN ÖZBAKIR